tenyo kardeşlik grubu
  namık kemal fıkraları(+18)
 


 YAPMA KEMAL



Bir gün Nam-ı Kemal bir yarışmaya katılmış. Yarışma en çok 

kadın yapma yarışı. Neyse 1. yarışmacı başlamış, spiker 

sayıyor: - "1,2,3,4,5,6..7...8" 2. yarışmacı, spiker sayıyor: - 

"1,2,3,4,5,6,7,8..9,10...11 çok güzeeel" Neyse sıra Nam-ı 

Kemale geliyor, spiker sayıyor: - 

"1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14 oda ne Nam-ı Kemal 

seyircilerin arasına daldı 15,16,17,18.. Yapma Kemal..." 



ENSESİNE VURULACAK KADIN



Zenginler kulübü özel bir yarışma düzenlemişti. Açık havada 

yapılacak olan bu yarışmanın etapları şu şekildeydi, ortada 

bir masa ve masanın üzerinde çok sert bir içki olacaktı, 

yarışmacı bu içkiyi bir dikişte içecek, ondan sonra koşarak 

karşıdaki mağaraya girecek, mağaranın içindeki çok vahşi bir 

ayının ensesine bir tokat vurup mağaranın diğer kapısından 

dışarı çıkacak ve dışarda bekleyen çok güzel bir kadınla 

sevişecekti. Bu etapları tamamlayabilen yarışmacı birinci 

olacaktı... İlk olarak Alman yarışmacı tezahüratlar içinde 

masanın yanına gelir, seyircileri selamladıktan sonra içkiyi 

kafasına diker. Fakat içki o kadar serttir ki Alman bunu içer 

içmez olduğu yere yığılıp kalır. İkinci olarak masanın başına 

Fransız gelir, o da seyircileri selamladıktan sonra kendinden 

gayet emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip mağaraya doğru 

fırlar, fakat tam mağaranın ağzına geldiğinde içkinin tesiriyle 

sızıp kalır. Onu da alıp götürürler. Son olarak Nam-ı Kemal 

masanın yanına gelir. Diğer yarışmacılar iri yarı izbandut gibi 

adamlar olduğu halde, Nam-ı Kemal ufak tefek, tok karnına 

48 kg. gelen bir adamdır. Seyirciler epey gülüşürler fakat 

bizimki gayet kendinden emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip 

gözlerini 15-20 saniye kapalı tuttuktan sonra yıldırım gibi 

fırlayıp mağaradan içeri girer. Biraz sonra içerden hırıltılar, 

gürültüler, bağrışmalar, feryatlar gelmeye başlar. Aradan 20 

dakika geçer Kemal ortada yoktur, 30 dakika yok derken tam 

45 dakika sonra diğer kapıdan kan-ter içinde çıkan Nam-ı 

Kemal, elinin tersiyle alnındaki teri silerek bağırır: - "Nerede 

ensesine vurulacak kadın?"



GÖSTERDİM...



Kralın bir atı varmış. Bu at çok üzgünmüş ve hep ağlarmış. 

Atının derdine çare arayan kral, ülkeye haber salıp "atımın 

sağlığını yerine getireni zengin ederim" demiş. Nice 

doktorlar, paytarlar gelmiş ama faydasız.. Olayı duyan Nam-ı 

Kemal hemen kralın yanına gitmiş: - "Ben bu işi yaparım" 

demiş. Kral: - "Ama nasıl olur, nasıl yaparsın" demiş. - 

"Boşver onu, sen paradan haber ver" demiş Kemal. Neyse 

anlaşmışlar sonunda ve Namık Kemal atın yanına gidip 

kulağına birşeyler fısıldamış. Birden at gülmekten kırılmaya 

başlamış. Namık Kemal parasını almış, kral da mutlu olmuş. 

Aradan 1-2 ay geçmiş. At gülmekten yemek yiyemiyormuş. 

Kral Namık Kemali tekrar çağırmış: - "Bu ata birşeyler oldu 

ama sıkıldım artık, bunu eski haline getirirsen sana daha çok 

para veririm" demiş. Atın yanına giden Namık Kemal kısa 

sürede geri dönmüş. At ise eski halini almış ve başlamış 

hüngür hüngür ağlamaya. Kral dayanamayıp sormuş: - "Nasıl 

güldürüp ağlattın be adam?" - "İlk seferde, benimki 

seninkinden büyüktür, dedim, gülmeye başladı." - "Ya 

ikincisinde?" - "Çıkarıp gösterdim."

 

KARPUZ TAŞIMACA


Nam-ı Kemal, Japon, Alman ve İngiliz en çok kimin karpuz 

taşıyacağı üzerine iddiaya girerler. Jopon der ki: - "Ben iki 

tane taşırım.. Koltuklarımın altına birer tane alarak." İngiliz 

der: - "Ben de 4 tane taşırım.. İki tane koltuk altlarıma, iki de 

omuzlarımın üstüne alırım." Alman da der ki: - "Ben de beş 

tane taşırım.." Herkes şaşırır "nasıl taşırsın?" - "İki tane koltuk 

altına alırım, iki tane omuzlarımın üstüne, bir tane de önüme 

takarım" demiş. Sıra Nam-ı Kemal'e gelmiş, o da "9 tane 

taşırım" demiş.. "Nasıl?" demişler.. - "İki tane koltuk altına, iki 

tane omuzlarıma alırım.. Almanı da önüme takarım."



O DIŞARIDA...


Ülkenin birinde çok azgın bir kadın varmış, kimse bu kadını 

cinsel doyuma ulaştıramamış! En sonunda akıllara Nam-ı 

Kemal gelmiş olsa olsa bu işi o becerir demişler ve onu 

çağırmışlar.. Nam-ı Kemal´in de "Ben bu işi ancak karanlık 

bir odada yaparım" diye özel bir isteği olmuş.. Neticede Nam-

ı Kemal ve kadın karanlık bir odada başlamışlar sevişmeye... 

1 saat, 2 saat 3,5,7,10,15,20 saat olmuş ikisinde de tık yok... 

24 saat sonra kadın artık pes etmeye başlamış ve seslenmiş: 

- "Yeter artık Nam-ı Kemal yeter, ben öldüm!" - "Ne Nam-ı 

Kemal´ı abla ben Recep!" - "Recep mi? Peki Kemal? O 

nerde?" - "O dışarda bilet kesiyo abla"



SIFIRDAN


Bir kadınla en çok kimin birlikte olabileceği konusunda bir 

yarışma yapılıyormuş, dayanırsa kadın dayanamazsa 

yarışmacı büyük ödülü alacakmış. Nam-ı Kemal de 

oradaymış. Her postadan sonra da duvara çarpı atılıyormuş. 

Alman başlamış 1,2,3.. tıkanmış. İngiliz başlamış 3,5,7.. o da 

tıkanmış. Fransız 15,20.. derken o da kalmış. Bizim Nam-ı 

Kemal başlamış 70,80,90 derken durmak bilmiyor. Bakmış 

kadın iş kötü, Nam-ı Kemal'in duracağı yok, 95.yi yaparken 

"yok efendim bu 94." diye tutturmuş. Nam-ı Kemal, "Olur mu 

hanfendi 95 oldu, burada boşuna mı çarpı atıyoruz, sayıyoruz" 

dese de kadın dinlemiyor, "hayır bu daha 94." diyormuş. En 

sonunda bizimki zıvanadan çıkmış: - "Başlarım şimdi çarpına 

da sana da, sil hepsini sıfırdan başlıyoruz."



ŞAİR PADİŞAH

 

Günün birinde şair bir padişaha ilham perisi gelir ve başlar 

yazmaya: - "Çıktım ağaca yedim hamını mamını,....?" - 

"Çıktım ağaca yedim hamını mamını,....?" gerisi bir türlü 

gelmez. Padişah geceleri uyku uyuyamaz olur şiirini 

tamamlayamamıştır bir türlü. En sonunda ülkesinin bütün 

şairlerini sarayında toplatır ama yine nafile onlar da bu 

mısranın devamını getiremez. Sıra en sonunda Nam-ı 

Kemal´e gelir ve padişah başlar: - "Hadi Nam-ı Kemal getir 

şunun devamını da ne istersen vereyim sana!" - "Buyrun 

Padışahım..." - "Çıktım ağaca yedim hamını mamını..." Nam-ı 

Kemal hemen devam eder: - "Düşersen aşağı görürsün 

ananın *mını..."



TOPA TUTULUR...


Bir gün padişah bir yarışma düzenlemiş. Kızını halkın önünde 

soyunduracak ve şeyi kalkmayana büyük miktarda altın 

verecekmiş. Ülkenin her yerinden yarışmaya katılanlar 

olmuş.. Tabi bir de Nam-ı Kemal.. Ama diğerlerinden daha 

hazırlıklı gelmiş o. Şeyini, kalkmasın diye bacağına 

dolamış... Yarışma başlamış. Padişahın kızı da ne öyle, 

güzeller güzeli.. Taş gibi bir vücudu var, dayanılacak gibi 

değil... Hal böyle olunca da herkesin şeyi kalkar; kurşuna 

dizilir, bizim Nam-ı Kemal'in bacağı kalkar; topa tutulur!

 

YALANLAR...



Uluslararası yalan atma yarışmasında üç ülke finale kalır, 

Almanya, Fransa ve Türkiye... Türkiye´yi temsilen de Nam-ı 

Kemal oradadır. Jüri yarışma konusunu ortaya atar: "Batan bir 

gemidekileri nasıl kurtarırsınız?" Önce Alman Palavracı dizer 

yalanları: - "Ben çok iyi bir yüzücüyümdür. Gemideki bütün 

insanları yarım saat gibi kısa bir sürede gide-gele, gide-gele 

karaya taşırım." - "ohaaa" der Fransız ve bu sefer o başlar: - 

"Ben de sıçarak büyük bir ada oluştururum ve insanları o 

adaya çıkartarak kurtarırım!" Sıra Nam-ı Kemal'dedir oda 

okkalı bir yalan söyler: - "Bende de öyle bir "şey" var ki onu 

şöyle gemiden karaya doğru bir uzattım mı köprü olur ve bu 

insanları köprüden geçirir kurtarırım." - "Çüşşş..." der Fransız, 

"hiç o kadar büyük şey olur mu?" Bizimki cevap verir: - "Öyle 

*öte böyle şey!"

 

YÜZME BİLMİYENLER TERK ETSİN : )


Bir gün stadyumda en çok kim boşalacak diye yarışma 

düzenleniyor. Önce Alman boşalıyor ve tam 2 litre çıkartıyor, 

spiker stadyumdaki seyircilere "2 litre" diye söylüyor. Sonra 

Fransız boşalıyor ve tam 5 litre çıkartıyor. Spiker "5 litre çıktı" 

diyor seyircilere. Bizim Nam-ı Kemal geliyor. Spikerin 

elinden mikrofonu alıyor ve şöyle diyor "lütfen yüzme 

bilmeyenler stadyumu terk etsin."




ZURNA...


Kralın bir kızı vardır ve daha önce hiç cinsel deneyimi 

olmamıştır. Kral bir gün kızıyla cinsel ilişkiye girmemek 

şartıyla isteyenin kızıyla evlenebileceğini ilan eder. Adayların 

içinden Nam-ı Kemal'i seçer. Nam-ı Kemal bir süre sonra 

güzel kızın yanında olup da ona dokunamamaktan sıkılır. 

Sonunda dayanamayarak penisini çıkartır. İlk defa penis 

gören kız "bu ne" diye sorar Nam-ı Kemal'e; o da "zurna" diye 

cevap verir. Bunun üzerine kız zurnayı çalmaya başlar ve bir 

süre Nam-ı Kemal olayı böyle götürür. Kemal sonunda sıkılır 

ve bir gün kız zurnayı istediğinde onu bahçede kaybettiğini 

söyler.. Kız da babasına Nam-ı Kemal'in zurnasının 

bulunmasını istediğini söyler. Bütün saray bahçede Kemal'in 

zurnasını aramaya başlar, kız etrafa bakarken bir anda 

babasının elbisesinin altından sarkan penisi görür ve 

babasına "baba, baba işte zurna burda" der ve çekiştirmeye 

başlar. Telaşlanan kral, "kızım bırak o annenin zurnası" der..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
> Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol