Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AĞAÇ YÜRÜMESSE...
Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş. Han Nuh Nebi'den
kalma bir yer.. Her tarafı delik deşik; adeta çökmeye ramak
kalmış. Hoca'nın yüreğine bir korkudur düşmüş ama, ne
desin?
Nihayet bir söz arasında: - "Yahu, bu senin tavan da ne kadar
gıcırdıyor, beşik mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç
oralı olmamış; sözü şakaya boğarak: - "Ağzını hayra aç Hoca,
bu gıcırtı beşik gıcırtısı değil; tavan tahtaları Hakka tesbih
çekiyor!" demiş. Hoca'nın közü küllenir mi? Gözlerini
hancının
gözüne dikerek: - "Peki ama", demiş; "ya bu tavan boyle
tesbih
çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa, bizim halimiz nice
olacak?"
BİR AYAK...
Nasreddin Hoca abdest alırken, bir ayağına su yetmemiş.
Namaz kılarken de bir ayağını yukarı kaldırarak namaz kılmış.
Bunu gören cami cemaati: - "Hocam bu nasıl namaz?" diye
sormuş. Nasreddin Hoca: - "Bir ayağı abdestsiz namaz", diye
cevap vermiş.
GÜNAH...
Bir Ramazan günü Nasreddin Hoca'nın gözleri susuzluktan
afallamış. Dayanamayıp bir çeşmeye çaktırmadan yanaşmış.
Tam suyunu içerken, bir köylü görmüş hocayı: - "Aman hoca,
günah değil midir bu yaptığın!" - "Yıkıl karşımdan, Ramazan
gider bir daha gelir, ama ben gidersem bir daha gelmem; ne
günahı'"
HZ. İSA...
KANATLI DEVELER...
Günlerden bir gün, Nasrettin Hoca camide vaaz verirken: -
"Ey
cemaat", der. "Allah, deveyi kanatlı yaratmadığı için hepimiz
durmaksızın, sürekli şükredelim. Yoksa damlarımız çoktan
başımıza yıkılmıştı..
SANANE...
Bir gün Nasreddin Hoca eve doğru yürüyormuş, bir arkadaşı
arkadan seslenmiş "aman hoca gördün mü biraz önce geçen
helva kazanı ağzına kadar doluydu". Hoca istifini bozmadan
"bana ne" demiş. Arkadaşı, "ama hoca helva kazanı sizin eve
gidiyordu, buna ne dersin?" demiş; hoca yine istifini bozmadan
"o zaman sana ne?" demiş.
SECDEYE KAPANIRSA...
Nasreddin Hoca, bir köyde vaaz veriyormuş. Laf arasında
Hazreti Isa'nin göğün dördüncü katında olduğunu söylemiş.
Vaazdan sonra, bir kadın Hoca'ya yanaşmış: - "Hazreti Isa,
orada ne yer, ne içer?", demiş. Hoca'nın tepesi atmış: - "Ey
hatun, köyünüze geleli şunca zaman oldu, benim ne yiyip,
içtiğimi sormazsın da, Allah'ın peygamberini sorarsın!"
Nasreddin Hoca'ya yapılan sataşmalar tükenip bitmez.
Akşehirliler bir gün Hoca'ya takılır ve sorarlar: - "Hocam
senin
evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?"
Hoca'nın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu
ya cevaplar: - "Her halde öyle olmalı." - "Böyle kişiler zaman
zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar.
Hoca madem kabullendin göster bir mucize de görelim!"
Hoca:
- "Pekala şimdi size bir numara yapalım" der.. Karşısında
durmakta olan çınar ağacına; - "Ey ulu çınar çabuk yanıma
gel!" der. Tabii ne gelen ağaç var ne giden. Hoca yürümeye
başlar ağacın yanına varır. Akşehirliler: - "Ne oldu Hoca ağacı
getiremedin, kendin oraya gittin!" diye gülünce Hoca: - "Bizde
kibir yoktur, dağ yürümezse abdal yürür", der.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 5 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|